14 Ağustos 2014 Perşembe

SANALIZ

Gecenin yarısı, malum havalar sıcak ve perde, pencere sonuna kadar açık.  Oturduğunuz semt, Ankara'nın en yıllanmış semtlerinden.  Evde dört kişi, üç laptop ve telefonlar.  Biran dışarıdaki yıllanmış amca ve teyzeler ne düşünür hakkımızda diye geçti aklimdan:) Şarja bağlı neslimiz nasıl görünüyor.  Onlarin zamanında, eş, dost biraraya gelerek sosyalleşen nesil, aynı ortamda iletişememe illetine tutulmuş olan bizler hakkında ne düşünür...?  Babam, sizin nesil çabuk bunayacak, kapasitesinden fazla bilgi yüklüyorsunuz beyninize diyor. Evet banacığım, bizim nesil erken bunayacak galiba, bizim sizler gibi hoş sohbetlerimiz az. Herkesin hakkındaki, her ayrıntıya sahip beyinlerimiz var, her konu hakkında fikirlerimiz olduğu gibi; her şeyi olduğundan güzel ve estetik gösteren makinalarımiz...Gerçeklik algısını tamamen altüst eden, herkesin hayatını idealize eden, sanal ortamlarımiz... Yok halimizi hatrımızı soran siz gibi! Bizler en büyük mutsuzluklarimizi bile, bir durum güncellemesiyle düşman çatlatacak hale sokarız. Efkar dağıtmak yok efkar tepelerinde! Şarja bağlı hayatlarimizla buradayız. Gittikçe artar takipçilerimiz. boş kaldığımız zaman adeta bir kovboyun, silahina davrandiği gibi gider elimiz telefona. Tespih çeken ellerinden öptüklerimiz, biz sizi bilemedik, öldü değerleriniz; asıl, siz bizi nasıl bilirsiniz!!!

7 Ağustos 2014 Perşembe

GÖNLÜMCE




 Bolu, en sevdiğim şehirlerden. Kendi haline ama görebilecek çok şey var Bolu da, Kendini saklayan bir şehir Bolu. Ankara ya 199 km. Bolu da, Abant, Yedi Göller daha çok duyuldu ama, yolunuz düşerse Mudurnu, Göynük,  Sünnet Gölü, özellikle de Gölcük' ü de görmelisiniz. Bolu ya 18.07.2009 da gittim ilk. Mudurnu da Keyvanlar Konağı'nda kalmıştık.  Dışaridan dolapmış gibi görünüp, içini açınca banyo çıkan odalar, güzel bir şömine ve bahçesinde harika bir kahvalti:) Her Fırsat bulduğumuzda Bolu vardır planda. Biz bu gün Bolu nun Kılıçlar Yaylası' na gideceğiz. Yolumuz Gölcük'ten geçecek. Ormanlar arasında ilerlerken yol, Kılıçlar yaylası karşılayacak bizi. Harika ormanı ile düz bir yayla. Doğal hayat, dostlar, köy ekmeği, sütü ve yaği:) Miniklerimiz çok sevecek orayi:)
Ve söyleneceklerin yarısı yaylada söylenecek. Yeşile çalacak gözlerim. Bir demlik çay olacak muhabbet; hayat basitleşecek! Bardağim dolacak, boşalacak:)

6 Ağustos 2014 Çarşamba

DOYMAMIŞ BEN

Uzun bir ara oldu galiba ama, şimdi tam da çayimi dememişken yazmak gerek dedim. Sinop da bayramımizi geçirdik ve Sinop Türkiye'nin en mutlu şehriymiş ne muhteşem:) Tadina doyulmaz mantilarinin bu mutlulukta payini bilemem, ama mantinin kiloyla alakasi olduğu kesin. Fazla kilo demişken, ben iki doğum yapmişim ve doğumdan sonra doğmamiş kilolar, yani, doymamış yağlarımla mücadele etmeliyim:) İstikrarlı diyet yapan birini görünce, ben de yaparim ki dedim. Ve inanin çok kısa sürdü diyete niyet:) İşe yememek gereken her şeyi yiyerek başladım.  Normalde dikkatimi çekmeyen yiyeceklere, acaba diyette bunlar yeniyor mu ki merakı, azıcık yesem iştahı,  biraz daha yiyeyim oburluğu ile başarısız oldum:) Tüm gün yemeyeceğim dediğim ekmeğin arasına, kaşar peynir doldurdum mu? Siz tahmin edin orasini:) Şaka bir yana, gerçekten zor iş bu diyet işi, ya da bana göre değil diyeyim. Ben de bozdum niyeti, bıraktım diyeti:) Eger benim kadar İstikrarlıysaniz diyette, size önerim, sadece spor:)